ESANS HAMMADDELERİ
Esans hammaddeleri menşei bakımından iki grupta toplanır:
- Natürel Hammaddeler
- Kimyasal Hammaddeler
Naturel Hammaddeler, genellikle tek bir kokulu bitkiden fiziksel metotlar ile elde edilen az-çok uçucu olan ürünlerdir. Bu maddelerin uluslararası adı Essential Oil, ülkemizde kullanılan isimleri Uçan yağ veya Eterik yağ'dır.
Essential oil; bitkilerin çiçek, yaprak, meyve, tohum, gövde ve köklerinden elde edilirler. Örneğin;
Çiçeklerden ; gül, yasemin, menekşe, portakal çiçeği
Yapraklardan ; biberiye (rosemary), defne, fesleğen (basil)
Meyvelerden ; portakal, limon, mandalina
Tohumlardan ; anis oil(anason), carrot oil (havuç tohumu)
Gövdelerden ; tarçın (cinnamon), styrax, çam oil
Köklerden ; orris oil (zambak)
Hayvansal menşeyli natürel maddelerde civet, costorium oil ve musctur. Bu maddeler Himalaya dağlarında yaşayan bir cins kedi ve keçinin genital organlarından elde edilmektedir.
Ülkemiz çok çeşitli iklim kuşakları ve de çeşit açısından zengin bir bitki örtüsüne sahip olunmasına rağmen, bitkisel menşeli natürel hammadde üretimi yeteri kadar yapılamamaktadır. Çünkü bu konuda henüz gerekli zirai araştırma yapılarak kültür bitkileri üretilmemektedir. Yalnızca doğa bitkilerinden üretilen bazı eterik yağların üretimi yapılmaktadır. Üretilen bu ürünlerin kimyasal özelliği de o yıl ki iklim şartlarına bağlı olarak değişiklikler gösterdiğinden hiçbir zaman standart özelliklerde üretilmesi mümkün olamamaktadır. Oysa esansta, ürün kalitesinin standardı ve bu standardın devamlılığı açısından; formülasyonda kullanılan hammaddelerin, özelliklerinin standart olması kaçınılmaz ve de gerekli bir zorunluluktur.
Ülkemizde üretilen eterik yağlar şunlardır;
defne yaprağı yağı(lauriel leaf oil), kekik yağı, anis oil (anason yağı), biberiye yağı, gül yağı (rose oil) ve sığala (styrax)dır. Styrax tüm dünya esansçılarının fixatif amaçla kullanıldığı çok önemli bir maddedir. Dünyada ancak iki ülkede yetişebilen Günlük ağacından üretilmektedir. Bu ülkelerden bir tanesi Türkiye'dir ve yapılan üretimin tamamına yakını yurtdışına ihraç edilmektedir. Sığala yağının (sytrax) üretimi, sanayi şeklinde olmayıp kişilerin evlerinde kendi imkanlarıyla ilkel metotlarla yapılmaktadır. Bir diğer önemli natürel hammadde üretimimizde gül yağı üretimidir. Bu üretim bildiğimiz klasik imbikleme sistemi (su buharı) ile Isparta Bölgesinde yapılmaktadır. Türk gül yağları dünya pazarlarında büyük beğeni ile aranılmaktadır. Natürel hammaddelerin en büyük üreticileri bitkiörtüsü zenginliği olan ülkelerdir. Hindistan, Brezilya, ve Çin ilk sıralarda olan ülkelerdir.
Essential oil eldesi için aşağıdaki yöntemler kullanılmaktadır:
- Su Buharı Destilasyonu
- Solvent Ekstraksiyonu
- Enfleurage
- Maserasyon
- Pres
- Ultrasonik Dalga
- Su buharı destilasyonu: Bu yöntem ısıya dayanıklı ve verimi çok düşük olmayan bitkilerde kullanılır.( En önemli örnek gül)
- Solvent ekstraksiyonu: Daha ucuz sistemdir. Bitki yaprak, gövde ve köklerinin, meyvelerin ve yosunların, benzen, benzen+aseton, benzen+petrol eteri, benzen+alkol karışımı gibi solventlerle, sıvı butan ve sıvı karbondioksit gazı ile yapılır. Elde edilen madde 'conkret'tir. Conkret, saf alkol ile alçak basınç altında destile edildiğinde 'absolue' ürün elde edilir.
- Enfleurage: Soğuk işlemdir. Isıya dayanıksız ve verimi düşük olan bitkilerde uygulanır. Saf ve kokusuz katı yağlar çiçek petalleri ile cam levha üzerinde karıştırılır ve 24 saat bekletilir. Esansı emen yağ, alkol ile ekstrakte edilir. Eterik yağ bitkisel mum ve diğer bitkisel maddeleri de içerdiğinden yarı katıdır. Conkret olarak tanımlanır. Pahalı bir yöntemdir. Fransa'nın GRASSE bölgesinde uygulanırdı.
- Maserasyon: Sıcak işlemdir. Çiçek petalleri 40-60°C deki yağ karışımında 1-2 saat süre ile tutulup, yağ bir solvent ile ekstrakte edilir. Toplanmalarından sonra çok kısa sürede bozulan çiçeklerde uygulanır. Bu yöntemle elde edilen ürün concret tipi bir üründür.
- Pres: Turunçgil meyvelerinin kabuklarına uygulanır. Meyve suyu fabrikalarında, arta kalan kabuklarda uygulanır.
- Ultrasonik dalga: Son teknolojik yöntemdir. Ultrasonik dalgalarla esans içeren keseciklerin dış zarlarını yırtıp, delerek esansı dışarı alma yöntemidir.
KOKU NEDİR?
Havada gaz halinde bulunan koku moleküllerinin (kimyasal maddelerin) burun yoluyla algılanıp beyindeki merkezde duyum haline gelmesi olayıdır. İnsan burundaki 5 cm2 bir alanda bulunana 10 kadar koklama hücresi koku moleküllerini beyne taşır (Hayvanlardaki koklama hücre sayıları daha fazladır. Örneğin; köpeklerdeki hücre sayısı 22 dir.). Koku merkezde duyum haline geldikten sonra bir takım davranış ve tepkilerin oluşmasına neden olur.
Örneğin duyulan taze ot, yaprak ve yeşillik kokusu, ferahlık, yaşam heyecanı ve baharı anımsatır. Güzel bir çiçek kokusu da, huzur, mutluluk ve rahatlık duygusu verir. Koku duygu dünyamızı etkileyen en önemli öğedir ve de insan bunun bilincine daha ilk çağlarda varmıştır. Ve koku ilk çağlardan bu güne değin insan yaşamında vazgeçilmez en önemli madde olmuş ve olacaktır. Daha da önemlisi insan hayatının mekanikleştiği günümüz dünyasında, kokunun varlığına daha da fazla (kişisel maddeler, ev ve endüstriyel maddelerde vb...) ihtiyaç duyulmaktadır.
KOKUNUN TARİHÇESİ:
Kokunun tarihçesi insanlık tarihi ile birlikte başlar ve onun kadar eskidir, diyebiliriz. İnsanoğlunun adeta büyülemiş olan kokunun tarihçesi daha çok doğu kültürüne dayanmaktadır. Kokulu bitki ve reçinelerin yakılmasıyla yani tütsü ile koku insan yaşamına girmiştir. Eski çağlardan bu yana dünya dilinde kokuyu ifade eden sözcük PARFÜM dür.
PARFÜM kelimesi Latince kökenli olup [dumandan çıkan] anlamındaki [Per - fumüm] kökünden gelmektedir. Bu kelimede kokunun insan hayatına tütsü ile girdiğinin göstergesidir. Daha sonraları kokulu bitkilerden ve çiçeklerden elde edilen kokulu yağlar tütsü ile birlikte dini törenlerde tanrıları memnun etmek için kullanılmaya başlanmıştır.
Eski mısırlılar ölülerini güzel kokulu yağlar ile yıkayıp ayrıca mezarlara kokulu yağlar da koyarak güzel kokuları yaşam ötesine taşımak istemişlerdir. Daha sonraları kokular dini inançların dışında güzel kokmak amacı ile vücuda sürülerek kullanılmaya başlanmıştır. Milattan önceki çağlarda Eski Mısır ve Çin kokulu yağ üreticileridir. Kokulu yağlar ipek yoluyla Avrupa'ya taşınmıştır. O yıllarda kokuların en büyük tüketicileri Avrupa Saraylarında krallar ve yakınları olan asillerdi.
İnsanlar koku ihtiyaçlarını 19. yy.ın başına kadar kokulu bitki ve çiçeklerden çıkarılan kokulu yağlar ile karşılamıştır. Bunlara [ uçan yağ ] [essentiol oil] [ eterik yağ ] denilmektedir.
Avrupa kokulu yağ ve kokulu su üretimine Rönesans ile birlikte 16-17. yy.dan itibaren başlamıştır. Ülkemizde ise 19. yy.da, gülyağı üretimiyle başlanmıştır. Ancak 19. yy.ın sonları ve 20. yy.ın başlarından itibaren kimya sanayindeki hızlı gelişme koku konusunu da olumlu bir şekilde etkilemiştir.
Dünya nüfusunun hızla artışının yanı sıra çok yeni ve de oldukça bol çeşitli kişisel temizlik, kozmetik, ev temizlik ve endüstriyel ürünlerinin üretilmesi kokuya olan ihtiyacı artırmıştır. Natürel kokulu yağlarla bu ihtiyaç karşılanamamıştır. İşte bu nedenle KOMPOZE ESANS doğmuş ve bugünde sanayi ürünü olarak sanayi sektöründe yerini almış durumdadır.
KOMPOZE ESANS NEDİR?
Kompoze esans, natürel menşeli eterik yağlar (essential oil - uçan yağlar) ile organik kimyasal maddelerin uygun bir şekilde formüle edilmesiyle oluşturulmaktadır.
Esansın yapısı bir piramide benzer. Bu piramidin enine kesiti alındığında esansın 3 ana fonksiyonel gruptan oluştuğu görülür. Bu gruplar şöyle isimlendirilirler; Tope Note, Middle Note, Base Note
TOPE NOTE (Uç Notlar):
Esansın, ilk koklandığında hemen algılanan çarpıcı fresh kokusunu oluşturan kısımdır. Uçuculuğu çok fazla olan ve daha çok küçük moleküllü kimyasal ve natürel maddelerden oluşmaktadır. Middle Note'taki esansın karakterini belirleyen ana maddelerin tamamlayıcısıdır. Bu bölümü oluşturan maddeler (uçma) evaporation hızı ve süresine göre numaralandırılarak gruplandırılır. Middle ve Base Note'taki maddelerin burnumuza taşınmasına yardımcı olarak kokunun daha rahat ve karakterine uygun olarak algılanmasını sağlar. Esansın karakteristiğine uygun yapısal özelliğine bağlı olarak tope note oranı zaman zaman esansın %50 sini dahi oluşturabilir.
MİDDLE NOTE (Orta Notlar):
Esansın karakteristik kokusunu oluşturan, bir diğer ifade ile tarzını belirleyen ana bölümdür. Esansın gövdesi ve de aynı zamanda kalbidir. Bu bölüm tope notelar uçtuktan, sonra daha çok belirginleşir. Örneğin gül veya mimoza tarzı bir kokunun middle note'u bu kokuların natürellerinin içerdiği maddelerle birlikte onları tamamlayıp kuvvetlendiren diğer kimyasal ve natürellerdir. Middle note'u oluşturan maddelerin (uçuculuğu) evaporation hızı, tope note'u oluşturan maddeler kadar fazla değildir. Middle note ta esansın yaklaşık %30-50'lik bölümünü oluşturur.
BASE NOTE (Dip Notlar):
Esansın kalıcılığını, sürekliliğini ve direngenliğini sağlayan kısmıdır. Bu kısım uçuculuğu çok olmayan genelde büyük moleküllü kimyasallar ile natürel eterik yağ ve resinoidlerden oluşur. Esansa daha çok fixasyon özelliği kazandırarak kokunun sürekliliğini sağlayıp stabil tutar ve fondaki kokuyu oluşturur. Dip notun etki süresi bu bölümün içeriğindeki fixatör maddelerin uygun seçimine de bağlıdır. Şöyle ki ester, aldehit, alkol, eter ve keton, vb gibi... çeşitli organik kimyasal gruplar üzerinde etkili olan fixatörler de farklı farklıdır. Yani bir tip fixatör özellikteki madde tüm kimyasal maddeler ile aynı etkileşimi göstermez. Bu nedenle kompoze esansta fixatör özellikteki maddelerin seçimi ve belirlenmesi de ayrı bir önem taşır. Base notu bir cümle ile tanımlarsak; "parfümün ekonomik başarısı üzerinde son sözü söyler" diyebiliriz.
ESANS KOKLAMA TEKNİĞİ
Kokunun algılanıp tanımlanması koklama işlemi ile yapılır, bu işleme Orgonoleptik test denilir. Bu test yardımı ile kokunun tarzı, şiddeti, kuvveti, kalıcılığı belirlenir. Esansçılıkta bu testin önemi çok büyüktür, çünkü esansın fiziksel ve kimyasal analizlerinin tamamlayıcısıdır.
Orgonoleptik testte değerlendirme merkezi beyindir. Esanslar önce beyne tanıtılır. Beynin koku hafızasına her türlü kokunun tipi ve özelliği kaydedilir. Bunun içinde önceden tanıtıcı koklama testlerinin yapılması gerekir. Bilgisayara bilgi yükler gibi kokulara ait belirleyici ve karakteristik özellik ve notlar beyindeki koku hafızasına yüklenir. Daha sonra yapılan koklama işleminde beyindeki merkez daha önceden tanımlanmış değerlere göre yeni alacağı verileri değerlendirir.
Koklama işleminin kendine özgü bir tekniği ve dikkat edilmesi gereken bazı noktaları vardır.
- Koklama işlemi saf esans üzerinden yapılacaksa; esans şişeden ve ambalajından koklanmamalıdır. Şişedeki koku çok yoğun olduğundan burun kokuları tam ayırt edemez. Esans emici bir kağıda (tuş) hafifçe emdirilerek koklanmalıdır. Tuş burna değdirilmeden 5-10 cmlik bir mesafeden ve kağıt hafifçe hareket ettirilerek koklanmalıdır.
- Koklama testinin yapıldığı ortam mümkün olduğu kadar kokusuz olmalıdır. Koku moleküllerinin havada dağılma hızı ortamın ısısına bağlı olduğu için ortamın ve ürünün 20-25°C sıcaklıkta olması gerekir.
- Koklama işlemi 1-2 dakikalık zaman aralıkları ile 3-4 kez tekrarlanmalıdır.
- Koklamada kokuya konsantre olunmalı, gözleri kapayarak tüm dikkat koku üzerine toplanmalıdır.
- Üst üste en fazla 5 ayrı tarz koku koklanmalıdır. Daha fazlası koklandığında burundaki koku alma hücreleri kokuya doyduğundan farkı algılayamayabilir. Zaman zaman temiz havaya çıkarak burun içinin kokudan temizlenmesi sağlanmalıdır.
- Koklamada ki bulgular bir yere kaydedilmelidir.
- Koklama da ilk alınan kokular top notlardır. Kokunun zayıf, kuvvetli, keskin, yakıcı, tatlı, yumuşak olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılmasına yardımcı olur
- Daha sonra middle notlar alınır. Bu kısım esansın ana grup maddeleridir ve tarzını belirler. Çiçek, meyve, tütün, ağaç, yeşil, oriental, vs..
- Esansın kalıcılığı ile ilgili değerlendirme yapmak için tuşlar bir süre bekletilerek (1-24 saate) aralıklarla koklanması gerekir.
- Bir esansı, diğer bir esansla kıyaslamak için; her iki numuneye aynı anda ayrı ayrı tuşlara batırarak eşit miktarda esans emdirilir ve çıkış hızı, şiddeti, kesinliğini belirlemek için aynı anda tuşlar koklanır. Görülen fark yazılır.